21 mayıs brain storming midir nedir anlamadım ki 2008. yılın ilk sivrisineğini duvara yapıştırarak yaz sezonunun açılışını kendi çapımda yaptım. daha sonra deniz gözlüğümü alıp denize girdim ve denizde kommensalist bir balıkla birbirimizi kovaladık. yazın geldiğini bana hatırlatan bazı şeyler var; diskoların önündeki insan yığınları, uzun pipetli kokteyl tarzı içkiler, havanın geç kararması, arabaların teyplerinin fazla mesai yapıp dımtıs dımtıs ses çıkarmaları, balkondan ve bahçeden gelen süper çiçek kokuları, deniz gözlükleri, sivrisinekler, güneş gözlüğü ve ben, gece yarısı votkayı içip içip birbirimizi havuza atmak, yazlık ev balkonunda gece kimse yokken kitap okuyup müzik dinlemek, yeşil renkli mayo, futbolcu transfer haberleri, ben diskoya gelmesem olurmu kız arkadaşım tikleniyor muhabbetleri, sabah uyanıp altımda sadece baksırla uykulu gözlerle gaste okumaya çalışmak, geceleri gökyüzünü göstererek ben şu takımyıldızını biliyom ben bu takımyıldızını biliyorum diye insanlara artislik yapmak, tinayı denize sokmak ve kumda koşturmak, gece olduğunda çatı katındaki odada 40 derecede kız arkadaşla beraber uyuyup sabah uyanıldığında ter içinde iken kız arkadaşın yüzdeki teri silmesi ve öpmesi, klimanın önünde kolları klima hizasında kaldırarak zatüre olana kadar ayakta beklemek, kısacık giyinmiş diskoda masanın üzerinde dans eden sevişmek için gelmiş turist kızlar, yazlık evdeki doğum günü kutlamaları, terlikler, çarşıda mayo ve bikiniyle gezen insanlar, akşamüstü pearl jam-black dinlemek, diskolar, red towerda bira içmek, merweyle sabaha kadar havuz kenarında çekirdek çitletmek, güneşlendikten sonra havuza atlayıp çıkmak, eczanalerin geç kapanması ve arkadaşlarla oturup gelen geçene bakmak, yazlık evdeki iddialı tavla maçları, alanya-yazlık arası araba yolculukları, kalabalık sokaklar, 33 numaralı daire ve orada yerde duran yatak, can sıkıldığında yapılan olympos, side ve antalya gezileri, gece disko çıkışı araba sürerken polise yakalanmalar, bitmek bilmeyen ağustos böceği sesleri, damlataş plajı ve green beach'' te hamburger yemek, evin yanındaki kediye işe gitmeden önce süt vermek, öğlen vakti çok sıcaklayıp kaledeki eve gelip salonda klimanın önünde yarı çıplak internete girmek, mum ışığı, etrafta dolanan cıbıldak ruslar ve iskandinavlar, yan balkondan gelen yemek kokuları, havuz başında yapılan kırk kişinin katıldığı mangallar ve sonrasında çalınan boktan müzikler eşliğinde göbek atmalar, geç yatıp geç kalkmak, gecenin 3''ünde kimse yokken kumsalda şezlong a uzanıp yıldızlara bakarak kafayı dinlemek, kaledeki danimarkalı komşu kızı ile balkondan bakışmak ve tenis oynayıp bişeyler içmek, terlikle gezmenin hafifliği, kuma uzanıp uyuyakalıp kıpkırmızı olmak ve babam.

[günlük zımbırtısı] içinden çıktı