2 days in paris filminden arabesk bir monolog

dört saatlik konuşmayı özetlersek

24 Ağustos 2008

2 days in paris filminden arabesk bir monolog: "dört saatlik konuşmayı özetlersek; bir ilişkide olmanın kolay birşey olmadığını ve eşinizi tüm günahları ve sevaplarıyla kabul edip, onu gerçekten tanımanın çok zor olduğunu anladık. eğer onu gerçekten tanırsam ve bana tüm çıplaklığıyla açılırsa korktuğunu itiraf etti. birbirimizi tanımıyorduk ve gerçek aşk için birbirimiz hakkındaki tüm gerçekleri bilmemiz gerekiyordu. bu hiç de kolay yutulur bir lokma değildi ama ona tüm gerçeği anlattım. biriyle sonsuza dek beraber olma fikrinin bana çok zor ve korkutucu geldiğini söyledim. bu adam hayatımın geri kalanını geçireceğim adam ve sorun çıktığı anda çekip gitmemek.. ilişkisini devam etmesi için çaba sarfetmek.. bunlar benim için zor şeyler. hayatım boyunca tek bir adamla beraber olamayacağımı söyledim. tek bir adamla.. aslında bu doğru değil ama yinede yalan söyledim. beni sincaba benzetti, kış günleri için erkek topladığımı söyledi. çok komik geldi bu bana. sonra söylediği birşey canımı yaktı. ses tonu birden ciddileşti. beni sevmediğini ve benden ayrılmak istediğini sandım ama yanlış anlamışım. birinin önce sizi çok sevip sonra hiçbişey hissetmiyor hale gelmesi beni hep hayrete düşürmüştür. bu durumda çok canım yanar. birinin beni terk edeceğini hissedersem, herşeyden önce davranırım ve önce ben gidip ondan ayrılırım. işte bir tane daha.. harcanmış bir aşk hikayesi daha.. bu kez gerçekten çok sevmiştim oysa.. bir gün bir yerde karşılaşıp birbirimize yeni sevgililerimizi tanıştıracağız, aramızda hiçbişey olmamış gibi davranıcağız. sonra birbirimizi daha az düşünecez. daha az, taa ki birbirimizi tamamen unutana dek. nerdeyse.. benim hikayem hep aynı.. ayrıl, kırıl, iç, eğlen, tanış, seviş ve bir kaç aylık boşluğun ardından yeniden gerçek aşkın peşinden koş. çaresizce heryerde 2 yıl boyunca aşkı ararız. ve bulduğumuzda bu defakinin o olduğuna emin oluruz. taa ki o da gidene dek. hayatta bir an gelir ve bir ayrılık daha kaldıramayacağınızı hissedersiniz. ve o kişi seni çoğu zaman sinirinizi bozsada zamanınızın %60 ında kızdırsada onsuz yaşayamayacağınızı anlarsınız. ve o kişi her sabah yüzünüze hapşırarak sizi uyandırsa da.. evet..onun hapşırıklarını başka herhangi birinin öpücüklerinden daha çok sevebilirsiniz."

[paslı kavanozdaki beyin] içinden çıktı


Bu sayfa için yapılmış yorumlar

Ne diyordun?